Çeviri bürolarının çalıştıkları çevirmenleri seçim ve
denetleme süreçleri, kalite konusunda en önemli etkendir. Çeviri firmaları,
çevirmen seçiminde maliyet odaklı tercihlere yöneliyorsa, konusunda uzman, uzun
yıllardır çeviri yapan bir çevirmen yerine, üniversitede okuyan, sadece hazırlık
sınıfını bitirmek suretiyle yabancı dil öğrenmiş bir öğrenciyi tercih
edeceklerdir.
Bu da daha işin ilk aşamasında kötü, anlaşılmaz, okurken içinde
kaybolacağınız bir çeviri alacağınızı neredeyse kesinleştirir. Bunun yerine
Google’ın ücretsiz çeviri aracını kullanırsanız, büroya ödeyeceğiniz para da
cebinizde kalır.
Tüm kalite kontrol süreçlerini çalıştıran, kurumsal birtercüme bürosu ise çalıştığı çevirmenlerin aynı kalitede çeviri
sağladıklarından emin olmak için aylık ve 3 aylık dönemlerde rastgele bir
seçimle, yapmış oldukları işlerin içinden 3.000 kelimeye kadar olan bir kısmını
(yaklaşık 10 sayfa kadar) denetlemeye tabi tutar. Bu sürece LQA (Language
Qualtiy Assurance) denir. Uluslararası organizasyonlar tarafından belirlen
kurallar ve derecelendirmelere göre çeviride bulunan hatalar minor/major/crictical
derecelendirme kodlarıyla belirlenir ve buna göre oluşturulan puanlamada metnin
kalite puanı ortaya çıkar. 90 ve üzeri puanlar, “meets expectations” yani “beklentileri karşılıyor” olarak değerlendirilir ve QA
sonucu “pass” yani geçer not alır.
Çeviri puanı 90 altında kalmış ise çeviri “fail” almış yani
başarısız olmuştur. Bu puanlar, çeviri firmalarının çevirmen veritabanlarındaki
çevirmen puanlarında tutulur ve çevirmenlerin senelik performansı/puanı
belirlenir. Çevirmenle çalışmaya devam edilip edilmeyeceğine bu kalite puanı
üzerinden karar verilir.
Elbette ki çeviri ihtiyacı olan firmalar konuya öncelikli
olarak maliyet odaklı yaklaşmakta ve genellikle işlerini en ucuza nasıl
yaptırabileceklerini araştırmaktadır. Ancak kaliteli bir hizmeti uygun
maliyetlerle almanın en ucuza almakla aynı anlama gelmediği unutulmamalıdır.
www.semantikdil.com